Altınova Mutlu Son Masaj Hizmeti

Altınova Mutlu Son

Olaug’un bu eve ilk geldiği zamankinden birkaç yaş büyük olan Ina’nın o zamanki odasında Altınova Mutlu Son kalıyor bulunduğunu düşünmek garibine gidiyordu. Kızcağız büyük olasılıkla şehrin gürültüsünden şimdiden bunalmış ve şimal Trøndelag’ın sessizliğini istiyordur diye aklından geçiriyordu. Olaug yanılıyor da olabilirdi. Ina’nın genç bir beyefendi arkadaşı vardı.

Onunla tanışmak bir tarafa, daha yüzünü bile görmemişti fakat yatak odasından arka merdivenlerden Ina’nın odasına gelirken çıkardığı ayak seslerini duyabiliyordu. O hizmetçilik yaparken olduğu benzer biçimde, Ina’yı odasına adam arkadaşlarını almaktan men etmek mümkün değildi ama aslına bakarsan Olaug’un da böyle bir arzusu yoktu. Kimse gelip Ina’yı ondan almasın, yeterdi.

Altınova Mutlu Son

Yakın arkadaş olmuşlardı, hatta hiç haiz olmadığı kızıymış şeklinde hissediyordu. Sadece, Olaug Ina gibi genç bir kızla kendisi şeklinde yaşlı bir kadın arasındaki ilişkide arkadaşlık etmek isteyenin genç olan, kabul edenin de yaşlı olanın olması gerektiğini çok iyi biliyordu. Sonuç olarak, çok fazla sırnaşık olmamaya özen gösteriyordu. Ina hep ona arkadaşça yaklaşıyordu fakat Olaug bunun kiranın çok düşük olmasıyla bir ilgisi olabileceğini de hesaba katmadan edemiyordu. Bu, aralarında hep yapmış oldukları bir şey haline gelmişti artık:

Olaug çay demliyor ve elinde bisküvi dolu tepsiyle tam saat 07:00’da Ina’nın kapısını çalıyordu. Olaug orada olmasını istiyordu. Garipti ama bu oda hâlâ kendini maksimum evinde hissettiği odaydı. Güneşin altında sohbet ediyorlardı. Ina savaş esnasında Villa Valle’de yaşananlara özel bir ilgi gösteriyordu. Ve Olaug da ona devamlı anlatıyordu. Ernst ve Randi’nin birbirlerini ne kadar sevdiklerini, birbirleriyle konuşarak, saçlarım okşayıp başını omzuna yaslayarak ve sadece dokunarak salonda saatlerce oturduklarını anlatmıştı.

Olaug bazen onları mutfak kapısının arkasından iyi mi gizlice izlediğini anlatmıştı. Ernst Schwabe’nin dik duruşunu, gür siyah saçları ve çıkık açık alnını, gözlerinin şaka yaparken nasıl bir anda ciddi, kızgın veya neşeli bir havaya büründüğünü ve önemli meselelerde kendine olan itimatını, önemsiz minik şeylerin onu nasıl çocukça bir şaşkınlığa ittiğini uzun uzun anlatmıştı. Fakat en çok da parlak kızıl saçları, ince beyaz boynu ve açık mavi gözbebeği, koyu mavi ile çevrelenmiş gözleri olan Randi Schwabe’yi izlemeyi seviyordu.